1. ilk kez tanisacagim bir musteriye gittim bu hafta. daha once adres tarifi icin cebini almistim, konusmustuk birkac defa. showrooma girdigimde karsilayan sekretere kendimi tanittigimda, ertan bey'in telefonda oldugunu belirterek biraz beklememi istedi. o sureyi tuvalete giderek degerlendireyim dedim. alt kattaki tuvalette oncelikli ihtiyacimi giderdikten sonra cikma ihtiyacimi gidermek istedim ama kulp donmuyor bir turlu. sola olmadiysa saga dondurur gibi yapip hizlica tekrar sola kirarim, 2 dakika mola verdireyim dile, belki bos bulunup oturur gibi muhtelif taktiklerden sonuc alamayinca kapiya once nazikce akabinde million dollar baby kivaminda vurma yolunu sectim. alla'm bana tuvaletin yolunu gosteren bre kadin; hic mi yumruk sesi duymazsin ya da hic mi merak etmezsin biri inmisti, oldu mu kaldi mi diye.
    baktim olmuyor, utana sikila adami cepten aradim. buyurun dy hanim, dedi ertan bey, geldiniz mi? dedim ben coktan geldim, hatta tuvaletinizde kilitli bile kaldim. ertan bey'in "gercekten mi?" sorusuna sanirim yeterli sure sessiz kaldim ki ertan bey'in merdivenden inis seslerini duymam uzun surmedi. olmadi tabi, benim iceriden acamadigimi onlar da disaridan acamadilar. cekic sesleri esliginde kulp kirildi, yuvarlak bosluktan dile uzanan parmaga kendi parmagimi degdirsem e.t.'nin parmakucu gibi isik yanacak mi diye dusuncelere dalmisken birden kapi acildi ve karsimda beliren kurtaricimin ilk sozu "calisirsak kredi faizinde indirim istiyorum"du.